Her insan türdeşlerine ve hatta hissedebilen tüm diğer varlıklara temas ettiği sürece merhamet edip etmeme ikilemi ile karşı karşıya gelir. Bu ikilem öncelikle merhamet etme konumundaki kişinin acı çeken diğerini kendisiyle nasıl ilişkilendirdiğine göre şekillenir. Sözgelimi bu ikilemi önemsediğim bir kişi karşısında ve aramızda olup biten bir şey üzerinden yaşıyorsam; merhamet edip etmemem karşımdakinin beni incitmesinden doğan öfkemin şiddeti, bu ilişkinin devam etmesinine kadar arzuladığım, bu ilişkiyi ne kadar güç ekseninde değerlendirdiğim gibi birçok etmene göre değişir.İşlenmiş olan kabahatin doğrudan nesnesi olduğumda karşımdakini affetmemin empati kurmamdan kaynaklanıp kaynaklanmadığını da kestirmem zorlaşır. Merhamet affetmeye yol açan nedenlerden sadece biridir. Affetmek, tıpkı ceza gibi, bir süreci sonlandırırken merhamet genellikle merhamet edende yol açtığı duygular nedeniyle onu tutum almaya yani yeni bir sürece dahil olmaya zorlar. İkili bir ilişkideki dinamiklerle ilişkili olan affetmenin karşıtı cezalandırmak ya da belki unutmamak ise üçüncü şahıs konumundan bakıldığında merhametin karşıtı cezayı reva görmek veya kayıtsız kalmak olabilir. Devamını Oku
Hafızanın oluşma biçimi ve izlediği yörünge göz önüne alındığında net bir şekilde şu iddia edilebilir: olay ile hafıza arasındaki süreklilikte olayın kendisi başlangıç, hafıza ise sonuçtur. ‘Diğerleri’nin deneyimlerine ilişkin bir hafızaya sahip değiliz fakat kuşkusuz 12 Eylül konusunda bizim kuşağın hafızasını etkileyen Devamını Oku
Kendi egosunda bulunmayan bir gücü, bireyselliğini ve öznelliğini yitirme pahasına başka bir şeyle veya başka biri ile kaynaştırma, ona dahil olma arzusu her insanın mayasında var mıdır? Birey bunu neden isteyebilir? II. Dünya Savaşı sırasında kitlesel Nazi kıyımlarından sonra bu vahşeti anlama, Devamını Oku