Makineye Olan Aşkın Platonik Yazgısı: Ex Machina

Akıllı makineler ezelden beri bilim kurgu eserler için vazgeçilmez malzemelerden olmuştur.  Haliyle, teknoloji ilerledikçe yapay zeka ile ilgili kurguların çekiciliği de artıyor. Yapay zeka ile ilgili senaryolarının gittikçe insana cazip gelmesinin nedeni insana benzeyen bu tasarımların artık sadece bir fantezi değil gerçek dünyada karşılık bulmasıdır.  İnsanın kendine benzeyen bir varlık karşısında genellikle en çok kapıldığı his kuşku ve paranoyadır. Kuşkusuz ki bir düşlem ne kadar çok paranoya içeriyorsa o kadar cazip ve etkileyicidir. Söylencelerdeki korku figürleri olan canavarların, yarı tanrıların, vampirlerin yerine artık daha fazla makineler geçmeye başlıyor. İnsanla rekabet halindeki ya da insan varlığını tehdit eden robotlar bir fantazideki paranoid içeriği sağlamak için eşine az rastlanır bir malzemedir. Ex Machina (2015) filmi bu paranoyayı körükleyen bir kapanış ile sona erse de filmin temel sorusu yapay zeka temalı diğer bilim kurgu filmlerinden biraz daha farklıdır: İnsan ile yapay zeka arasındaki temel fark nedir? Filmin bir diğer meselesi ise insanın kendi eseri olan insansı bir makine karşısındaki tutumu ve karşılaşacağı etik sorunlardır.
Devamını Oku