İdeoloji kavramının, tarihsel tahayyül ufku ne kadar değişirse değişsin, geçerliliğini ısrarla koruyacağını belirten Zizek’e göre eleştirinin açığa çıkarması gereken ‘gerçek’tir. Fakat bu gerçek Lacancı psikanalizden çıkarsanır ve realist bilim felsefesindeki gerçekten farklıdır. Bu ikinci anlamdaki, bilinen anlamdaki gerçek için Lacan ‘gerçeklik’ kavramını kullanır. Lacan psikanalizinde Devamını Oku
Bilim ile ideoloji arasında net bir ayırım yapma girişimi Marxist gelenekten gelen Althusser’e ait olmasına rağmen bu ayırım bir söylem olarak daha çok iktidarlar ve temsilcileri tarafından kullanılagelmiştir. Günümüzde de örneklerine rastladığımız, sisteme yöneltilen herhangi bir eleştiri veya tavır karşısında, Napolyonvari bir ‘ideolojiktir’ yaftası yapıştırmak eleştiriyi değersizleştirmeye çalışarak yaptığını Devamını Oku
‘Toplumsal grupların soyutlanmış rakibe ya da ötekilerin kaderine kayıtsızlığ ve soğukluğu çok az insanın direnebildiği bir olgudur. İşkenceciler bunu bilir ve sık sık sınama şansı bulurlar’ Adorno

Kendi egosunda bulunmayan bir gücü, bireyselliğini ve öznelliğini yitirme pahasına başka bir şeyle veya başka biri ile kaynaştırma, ona dahil olma arzusu her insanın mayasında var mıdır? Birey bunu neden isteyebilir? II. Dünya Savaşı sırasında kitlesel Nazi kıyımlarından sonra  bu vahşeti anlama, Devamını Oku

Yalanı sadece gerçeğin çarpıtılmış bir sürümü ya da bir olguya dair yanlış bilgi aktarımı olarak düşünmediğimizde yalanın her ilişkiye içkin olduğunu kabul etmek durumunda kalırız.  Mesela bilinmesi ilişkinin boyutunu değiştirebilecek bir gerçeğin söylenmemesi ya da cevap beklendiği durumlarda bildiği halde sessiz kalmak da yalandandır. Ya da gerçekten bahsederken Devamını Oku

Psikoterapi Nedir ?


Psikoterapi, psikolojik ve duygusal rahatsızlıkları olan kişileri iletişim araçları ile tedavi etme yöntemlerinin genel ismidir. Psikoterapi sürecinde kişinin içinde bulunduğu durumun sebeplerini terapist ile birlikte araştırarak, sorununu daha iyi anlaması sağlanır. Ayrıca kişide problem yaratan düşünceleri ile davranışlarını nasıl belirleyeceği ve değiştirebileceği, ilişkilerini ve tecrübelerini nasıl inceleyeceği konularında farkındalık geliştirilir. Kişiye problemleri ile nasıl başedebileceği, sorunlara nasıl çözümler üretebileceği ve yaşam ile ilgili ne şekilde gerçekçi hedefler belirleyeceği gibi konularda da değişim sağlanması hedeflenir.  Psikoterapi kaygı, çaresizlik ve öfke gibi duyguların eşlik ettiği, kişilerarası sorunların görüldüğü çeşitli psikiyatrik rahatsızlıkların belirtilerinin giderilmesi için etkili bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Psikoterapi bir kaç hafta içinde iki üç görüşme olabilecek kadar kısa süreli, yada bir kaç yıl boyunca sürebilecek kadar uzun vadeli olabilir. Sağaltım durumunun yapısı ve biçimine göre terapiler bireysel terapi, çift terapisi, aile ve grup terapileri şeklinde sınıflandırılabilir. Ruhsal rahatsızlıkların gelişimi, anlayışı, kuramsal çıkış noktası ve teknikteki temel farklılıklara göre günümüzde en yaygın olarak uygulanan psikoterapiler iki ana ekolden köken almaktadır. Bunlar Psikanalitik Psikoterapiler ve  Bilişsel-Davranışçı Psikoterapilerdir

Psikanalitik-Psikodinamik Psikoterapiler

Psikanalitik psikoterapi tarihsel ve kuramsal olarak psikanalizden köken alan psikoterapi tekniklerin tümünü kapsar. Bunlar psikanaliz, açıklayıcı (içgörü yönelimli) ve destekleyici psikoterapilerdir. Hastanın ihtiyacına ve kişilik yapısına göre açıklayıcı ve destekleyici psikoterapiler dönüşümlü olarak uygulanabilirler.

Açıklayıcı (içgörü yönelimli) psikoterapi bu terapi yöntemlerinin psikanalize en yakın ucudur. Açıklayıcı psikoterapi dendiğinde yüzyüze yapılan ve kişinin güncel sıkıntılarının kaynaklarının terapistin dikkati, merakı ve empatik tutumu eşliğinde araştırıldığı içgörü sağlamaya yönelik terapiler anlaşılır. Hastanın kendi kuramı üzerinden sıkıntıları ile ilişkili olarak anlattığı karmaşık ve çelişkili gibi görünen yönlerin açığa çıkarılması için çalışılır. Böylelikle içgörü ve farkındalık sağlanarak kişinin ilişkilerini ve ilişkilerdeki yerini daha iyi tanıması, bunlara farklı bakış açıları getirmesi sağlanır. Kişilerarası yakın ilişkilerdeki duygu ve tutumlar terapi ilişkisinde de bir örnek olarak tekrar ettiğinden terapist hasta ilişkisi de ele alınarak yorumlanır. Böylelikle aktarım tepkilerinin yorumlanması yoluyla hastanın burada-ve-şimdi karışıklık yaratan sorunlarla orada-o zaman yaşadıkları arasında bağlantı kurması hedeflenir.

Destekleyici psikoterapi terapistin daha aktif rol aldığı, hastanın duygusal destek ve sıcaklık gördüğü, benlik saygısının arttırılmaya çalışıldığı terapi yönetmlerine verilen addır. Psikanalitik psikoterapilerden türemekle birlikte daha çok ‘şimdi ve burada’ olan, dış dünyadaki gerçek olaylar üzerinden çalışılır. Özel bir kriz (iş kaybı, hastalık, travmatik ve ani kayıplar) yaşayan kişiler, kaygı düzeyi yüksek olan, sadece belirtilerin sonlanması talebiyle başvuran, şiddetli, kronik rahatsızlığı olan kişilerde etkili biçimde uygulanır. Telkin, alıştırarak yüzleştirme, empati eşliğinde duygusal boşalım sağlama, doğrudan ve dolaylı cesaretlendirme, düşünsel çarpıtmaları yeniden yapılandırma gibi yöntemler kullanılır. Benlik saygısının arttırılması, belirtilerin ortadan kaldırılması ve yenilemesinin önlenmesi, kişilerarası ilişkilerin yapıcı biçimde sürdürülmesi hedeflenir. Kişilerarası psikoterapi güncel ilişkilere ve ilişkilerdeki rollere odaklanan bir destekleyici psikoterapi türü olarak değerlendirilmektedir.

Bilişsel-Davranışçı Psikoterapiler

Bilişsel teoriye göre çocukluk çağındaki deneyimler öğrenme yoluyla bazı temel düşünce, sayıltı ve inanç sistemlerinin oluşmasına neden olur. Bu temel düşünce ve inançlar ‘şema’ olarak adlandırılır. Bu şemalar katı düşünce kalıpları olup, yaşamın daha ileri dönemlerinde bireylerin kendileri ve yaşadıkları dünyaya ilişkin algılarını biçimlendirmekte kullanılır. Psikiyatrik bozukluklar, bireyin çoğu zaman farkında olmadığı bu olumsuz kalıpların içeriğindeki temel düşüncelerin şiddetlenmesine yol açan bir yaşam olayının ardından gelişir. Bilişsel davranışçı tedaviler doğrudan uyumsuz davranışlar ve bunlarla ilgili yerleşik çarpık düşünme biçimleri üzerine odaklanır. Örneğin kaygı verici durumlarla karşılaştığında kaçmak yerine, kaygıyla başa çıkmak konusunda ne tür yöntemler uygulayabileceği aktarılır.

Terapist ve hasta hastanın sorunu hakkında ortak bir fikir edinerek sorunu birlikte anlamaya yönelirler. Mevcut sorunun hastanın düşünce, duygu ve davranışlarını ve gün içindeki işlevlerini nasıl etkilediğini belirlemeye çalışırlar. Kişiye sıkıntı yaratan durumlarla başa çıkabilmesine yardımcı olacak becerileri kazandırmak asıl hedeftir. Terapide amaç hastanın sorunlarını çözmekte halen kullandığı baş etme yöntemlerinden daha yararlı olabilecek yeni çözümler üretebilmesini sağlamaktır. Terapist ve hastanın birlikte çalışarak saptadığı hedeflere ulaşmak ve değişim yaratabilmek için seanslar sırasında öğrenilenler seanslar arasında uygulamaya geçirilir. Seans içinde terapistten öğrenilen bilginin beceriye dönüştürülebilmesi için uygulamada alıştırma ve maruz bırakmayı içeren ‘ev ödevleri’ ya da egzersizlerden faydalanılır.

Özetle bilişsel davranışçı terapi sıkıntı yaratan belirtileri hedef alan, sıkıntıyı azaltmayı, düşünce biçimlerini yeniden gözden geçirmeyi ve sorun çözmede yardımcı olacak yeni stratejiler öğretmeyi amaçlayan psikoterapi türüdür.  Düşünsel Duygulanımcı Davranış Terapisi ile Farkındalık ve Kabullenme Temelli Terapiler bilişsel davranışçı terapilerden türeyen daha yeni tekniklerdir.